Partikül Esaslı Kompozitler
Burada yük, elyaf
ve matris tarafından birlikte taşınır ve özellikler yine izotropiktir. Bu kompozitler dayanımı iyileştirmekten
ziyade beklenilmeyen alışılmışın dışında birleştirilmiş özellikler elde etmek
için tasarlanmaktadır. Bu kompozitler; metal, seramik ve polimerlerin birleşiminden oluşabilirler. Sert metal uçlar ve beton da örnek
olarak verilebilir. Yapının mukavemeti parçacıkların sertliğine bağlıdır. En
yaygın tip plastik matris içinde yer alan metal parçacıklardır. Metal
parçacıklar ısıl ve elektriği iletkenlik sağlar. Metal
matris içinde seramik
matris içeren yapıların (cermet), sertlikleri
ve yüksek sıcaklık dayanımları yüksektir. Bunlar kollar, kulplar, elektrik
parçaları, muhafazalar vb. gibi küçük parçacıkların yapımında kullanılırlar.
Döküm yoluyla üretilen bu tür kompozitlerde pratikte karşılaşılan bir
problemde parçacık ilave edildiğinde tozların karıştırılma zorluğu ve eriyik
viskozitenin düşmesi veya sıvı metalin seramik parçacıkları ıslatılamamasıdır.
Islanabilirliğin iyileştirilebilmesi için;
a)
Katı yüzey enerjisinin artırılması,
b)
Sıvı metal yüzey geriliminin azaltılması,
c)
Katı ve sıvı ara yüzey enerjisinin azaltılması gibi
parametreler üzerinde durulması gerekir.
Bu nedenle de, parçacık yüzeyine kaplama yapılması ve ısıl işlem uygulanması
veya matris bileşiminin ayarlanması gibi metotlar uygulanmaktadır. Metal
matrisle kompozitlerde ıslanabilirliği iyileştirmek için genellikle magnezyum
elementi kullanılmaktadır. Bu şekildeki bir kompozitin dayanımı;
·
Parçacıkların büyüklüğüne,
·
Parçacıklar arası mesafe ve homojen
dağılıma,
·
Matrisin özelliklerine,
·
Parçacıkların özelliklerine bağlı olarak değişir.
Bu tip kompozitlerde artan takviye elemanı ilavesi ile birlikte yapı
içerisinde porozite vb. hatalar artmaktadır. Dolayısı ile haddeleme gibi ikinci
bir işlemde uygulanabilmektedir
Fiber Esaslı Kompozitler
Bu tür kompozitler, birçok özelliklerde artış sağlayan, yüksek etkinliği
olan liflerin ilavesiyle elde edilirler. Mühendislikte kullanılan malzemelerin pek çoğu fiber şeklinde
üretildiklerinden mukavemet ve rijitlikleri kütle halindeki değerlerinden çok
üst düzeyde olabilmektedir. Örneğin karbon fiberlerin çekme mukavemeti kütle halindeki grafitten 50 kat, rijitliği
3 kat daha yüksektir. Fiberlerin bu özelliğinin fark edilmesiyle
fiber kompozitlerin üretilmesi
süreci başlamıştır. Günümüzde
düşük performanslı ev
eşyalarından roket motorlarına kadar kullanım alanı bulan malzemeler
olmuşlardır. Fiberler, yapı içerisinde kesintisiz uzayan sürekli fiberler veya
uzun fiberlerin kesilmesiyle elde edilen süreksiz fiberler veya elyaflar
şeklinde olabilirler.
Fiber takviyeli kompozitlerin mühendislik performansını etkileyen en önemli
faktörler fiberlerin şekli, uzunluğu, yönlenmesi, matrisin mekanik özellikleri ve
fiber - matris ara yüzey özellikleridir.
a)
Tek yönlü pekiştirilmiş sürekli fiber
kompozit
b)
Örgü formunda fiberlerle pekiştirilmiş
kompozitler
c)
Rastgele yönlenmiş süreksiz fiber kompozit
d)
Yönlendirilmiş süreksiz fiber kompozit
Fiberler dairesel olduğu
gibi daha nadiren
dikdörtgen, hekzagonal, poligonal
ve içi boş dairesel kesitli olabilir. Bu kesitlerin bazı artı
özellikleri olmakla birlikte (paketleme, yüksek mukavemet vs.) dairesel kesitler
maliyeti ve kullanım kolaylığı ile üstünlük sağlar. Sürekli fiberlerle çalışmak
genelde daha kolay olmakla beraber tasarım serbestliği süreksizlere göre çok daha sınırlıdır. Sürekli fiberler süreksizlerden daha iyi yönlenme göstermelerine karşılık, süreksiz fiberlerin kullanılması daha pratik
sonuçlar vermektedir.
Uzun elyafların matris içinde birbirlerine paralel şekilde
yerleştirilmeleri ile elyaflar doğrultusunda
yüksek mukavemet sağlanırken, elyaflara dik doğrultuda oldukça düşük
mukavemet elde edilir,
iki boyutlu yerleştirilmiş elyaf takviyelerle her iki yönde de eşit mukavemet sağlanırken, matris
yapısında homojen dağılmış kısa elyaflarla ise izotrop bir yapı oluşturmak
mümkündür .
Elyafların mukavemeti kompozit
yapının mukavemeti açısından
çok önemlidir. Ayrıca, elyafların uzunluk/çap oranı
arttıkça matris tarafından elyaflara iletilen yük miktarı artmaktadır. Elyaf
yapının hatasız olması
da mukavemet açısından çok önemlidir.
Kompozit yapının mukavemetinde önemli olan diğer bir unsur ise elyaf
matris arasındaki bağın yapısıdır. Matris yapıda boşluklar söz konusu ise
elyaflarla temas azalacaktır. Nem absorbsiyonu da elyaf ile matris arasındaki
bağı bozan olumsuz bir özelliktir.
Tabakalı kompozit yapı, en eski ve en yaygın kullanım alanına sahip olan
tiptir. Bu tür kompozitler farklı özelliklere sahip en az iki tabakanın kombinasyonundan oluşur. Çok değişik kombinasyonlarla tabakalanmış kompozitlerin üretimi mümkündür.
Farklı elyaf yönlenmelerine sahip tabakaların bileşimi ile çok yüksek
mukavemet değerleri elde edilir. Isıya ve neme dayanıklı yapılardır. Metallere
göre hafif ve aynı zamanda mukavemetli olmaları nedeniyle tercih edilen
malzemelerdir. Pek çok katmanlı
kompozit düşük maliyet,
yüksek dayanım veya hafifliğini korurken, aşınma veya abrasiv aşınma direnci, gelişmiş görünüm
ve mükemmel ısıl genleşme özelliklerini kapsamaktadır.
Buna karşın korozyon ve aşınma direnci gibi önemli özelliklerin pek çoğu
öncelikle kompoziti oluşturan elemanlardan birine bağlıdır. Korozyon direnci
zayıf metaller üzerine, daha yüksek dirençli metallerin veya plastiklerin
kaplanmasıyla korozyon özelliğinin, yumuşak metallerin sert malzemelerle
birleştirilmesiyle sertlik ve aşınma direncinin, farklı fiber yönlenmesine
sahip tek tabakaların birleştirilmesiyle çok yönlü yük taşıma özelliğinin
geliştirilmesi mümkün olmaktadır.
Elektrik şarjını depolamak için kullanılan kondansatörler esas itibariyle
dönüşümlü olarak bir iletken ve bir yalıtkan katmanların üst üste gelerek
meydana getirdiği katmanlı kompozitlerdir
Dolgu Yapılı Kompozitler
Bu tür kompozitler, 3 boyutlu
sürekli bir matris
malzemesinin yine 3 boyutlu bir dolgu
malzemesiyle doldurulması ile oluşan malzemelerdir.
Matris çeşitli geometrik şekillere sahip bir iskelet veya şebeke
yapısındadır. Düzgün petekler, hücreler veya süngere benzeyen gözenekli yapılar
arasında metalik, organik veya seramik esaslı dolgu maddeleri yer alabilir.
Optimum özelliklere sahip kompozitlerin üretimi için birbiri içinde çözünmeyen, kimyasal reaksiyon vermeyen bileşenlerin seçilmesi gerekir
Kaynak :
Doç. Dr. Adem ONAT Sakarya 2015